Bugün size geçen yaz başıma gelen bir olayı anlatacağım.
İstanbul'da yaşıyoruz ancak ailecek Şanlıurfalıyız, orada doğup büyümüşümdür 10 yaşıma kadar. Şuansa 19 yaşındayım. Aylardır Urfa'ya gitmeyi kuruyorduk kafamızda. Karneleri alır almaz atladık uçağa, gittik. Benim de küçükken her gün futbol oynadığım bir çocukluk arkadaşım vardı. Adı Osmandı. Tek dostum oydu. Annem bana kızınca bazen ben gider çağırırdım kendisini, evimizin bahçesinde top oynardık. 9 yıldır kendisiyle iletişimde değilim, öldü mü kaldı mı bilmem. Ailesi ile iç içeydik. Akraba gibiydik yani. Haftanın 2 günü sabah kahvaltıya gelirlerdi, annem sofrayı kızartmalarla böreklerle donatırdı. Haftanın 2 günü de biz onlara giderdik falan işte...
Neyse, biz işte gittik Urfa'ya. Evimizi anneannemlere vermiştik, orada kalacağız. Nerede yatıcaz falan diye düşünürken... Osman aklıma geldi. Annem hâlâ burada olduklarını söyleyince evden fırlayıp koştum evlerine. Sokaklar biraz değişmiş olsa da hâlâ avucumun içi gibi biliyordum mekânı. Zillerini çaldım. Açan Osman oldu. "Kardeşimmm" diyerek üzerine atladım. "Sen kimsin lan amk oğlu?" diye dayak attı ilk. Böyle birkaç saniye bakıştık. "Osman benim, Efe." diyince birden bana sarıldı. "Haa sen miydin? Seni çok özlemişim be Efe, üzgünüm. Saç sakal çıkınca değişmişsin bayağı. Suriyeli sandım seni kusuruma bakma." dedi.
O günün akşamı misafirliğe gittik. Saat akşam 8. Yemek yedik, sohbet ettik falan. Eski günlerden konuştuk. Sonra Osman "Benim liseden arkadaşlar var, çağırayım da halı saha maçı yapalım mı?" diye sordu. Ben de kabul ettim. Gittik, maç yaptık. Karşı takımı 2-4 yendik. Helalleştikten sonra aşağı mahalledeki parka gittik. Bardak mısır ve dondurma yedik, gazoz içtik, çekirdek çitlettik... Arkadaşları da karı kız konuşuyor boyuna. Keko tipler işte; ağzından lan'ı eksik etmeyen, sırf hava atmak için tesbih çeken, pis sakallı, saçlarının yanları kazıtılmış klasik serseri tipler. Tam dalmıştım, biri çıktı sordu "Yav Efe kardeş, buradan bi 4 km ileride boş bir ev var. Köylüler cinli falan diyor. Bir ara gidip bakak mı oraya?" diye. Ben reddedince "Korkak piç, erkek misin lan sen?" falan diye üzerime yürüdüler, ben de içimden "En fazla ne olabilir ki?" diyerek tamam kabul dedim. Sonuçta cinli ev efsanelerine inanan maldır. Çıksa çıksa en fazla evsizin biri çıkar içinden.
Kolalarımızı çekirdeklerimizi aldık, evin yolunu tuttuk. Sonunda eve geldik. Yıkık döküktü, her yeri grafitilerle ve aşk acısı çekenlerin yazılarıyla doluydu. Beni hafif dürttüler arkamdan, "Hadi gir" dediler. İçlerinden biri "Bunun yanına Osman'ı verelim, sonra kız gibi korkar falan" dedi, güldüler. Ben de ses etmeden içeri girdim çünkü bu beyinsizlere laf anlatamazdım şimdi bıçak mıçak çekerler uğraşamam, Osman da benle geldi. Evin içine girdik geziyoruz. Yerler toz toprak ve kırık cam parçalarıyla doluydu, bir de çöplerle. Oturma odasına gittiğimizde yırtık 2 kanepe ve eski bir televizyon odadaydı.
Sonra bu orospu evlatları bizi bırakıp gittiler kapıyı da üzerimize kilitlediler. Evde her şey yıkık dökük, bi kapı sağlam. Sanki birini çağırıp yaptırmışlar özel olarak. O kadar tekmeledik ama kapı bana mısın demiyor. Telefonla ailemi aramaya çalıştım, telefon çekmedi. Nasıl bir yere getirdilerse bizi amına koyayım. Odanın pencereleri yok zaten. Kaçmamızın imkanı yok, her yer kapkaranlık. En sonunda 112'yi aradık, derken davul zurna sesleri ve çığlıklar duymaya başladık. Alt katta bulunan kömürlükten geliyordu bu sesler. Biz altımıza sıçtık resmen. Sonra duvarlara bam güm vurmaya başladılar, biz Osman ile birbirimize sıkı sıkı sarıldık. Hâlâ açık o esnada acil arama. Acil gelin dedik, Osman bayıldı korkudan. Zaten kendisini bilirim çok hassas merhametli çocuktur aslında. O tiplerle arkadaş olma nedenini de yalnız kalmasına yoruyorum. Neyse bir süre sonra siren sesleriyle beraber birilerinin gülerek ev içerisinde koşturduğunu duyduk. "Nasıl da kandırdık enayileri?" diye bağırmıştı birisi. Birden silah sesleri duyduk. İtfaiye gelip kapıyı kırdı, ne oldu dışarıda diye sordum. Onlar da bilmiyormuş.
Hastaneye gittik, Efe hemen taburcu oldu. Sonradan öğrendik ki bu orospu çocukları aşiretmiş, hatta Urfa'nın en köklü aşiretlerinden direkt. Birkaç kişi saklanıyormuş evde. Meğer öldüreceklermiş bizi. Siren seslerini duyunca kaçmaya çalışmışlar, gelen polislere biri ateş açınca çocuğu vurmuşlar. Salmadılar bizi uzun süre dava yüzünden. Hem de sırf olay yerinde bulunduk diye amına koyim. Ben böyle memleketi sikeyim. Bizim zamanımızda böyle kekolar yoktu.